Tebernüş Bey, iyi günler. Benim merak ettiğim konu, evlerimiz
Soru
Tebernüş Bey, iyi günler. Benim merak ettiğim konu, evlerimize verdiğimizi isimler zamanla değişti ve değişmeye de devam ediyor. Eskiden bir göz odalı ev , iki göz odalı ev, gecekondu, tek katlı ev, müstakil ev, villa, apartman dairesi, site dediğimiz ve sıkça kulladığımız kelimelerin yanına residence (rezidans) kelimesi de eklendi. Benim merak ettiğim residanslar sonra ne isim türetilecek. Rezidans serisi, lüx rezidans, ultra lüx rezidans ve hersey dahil sistemli rezidans olarak mı adlandırılacak? )) Ayrıca rezidans projelerin çoğu inşaat firmalarının rezidans anlayışına göre değişiyor. Ortak noktaları yok. Bu kategorinin ana kriterleri neden belli değildir. Bu arada Cenk Tekin bey sağolsun pay ölçer sisteme ile bizi bilgilendirdi. Ancak rezidans projelerin çoğunda bu pay ölçer sistem ısıtma için var da soğutma için yok. Odaları soğutmak için her odaya ekstradan klima sistemi taktırmak gerekiyor. Klima dış ünitelerini koymak için yer ayrılmış ama hepsi komple şekilde projelendirilse daha iyi olur kanısındayım. Bunun dışında size sormak istediğim bir konu da, Çağlayan meydanın altına yapılmış olan geçiti kullandınız mı? Kullananların çoğu projenin hatalı yapıldığını ve trafik sorunun çokta çözmediğini söylüyorlar. Eğer kullandıysanız, sizin görüşünüz nedir? İyi çalışmalar.
Yanıt : Evlerin nereye gideceğini hep beraber göreceğiz... IQ kavramı da devreye girdi... Gerçek anlamda residence İstanbul'da yok denilecek kadar az... Residence dediğimiz zaman otel hizmetlerinin hepsinden yararlanması gerekiyor... Temel kriterin bu olması gerekiyor... ABD'deki tarihine bakarsak Hollywood yıldızlarına otel odalarının satılmasıyla başlamış)) Sonrasında ise Trump ile birlikte uçmuş... Kavramların çok da önemi var mı? Bence yok... Bugün residence dediğimde benim aklıma apartıman(!) geliyor) Daha ötesi gelmiyor... Gelir seviyesi ve insanların bilinç seviyesi arttıkça konut kavramı da farklı bir noktaya doğru gidiyor... İzninizle yakın dostum Muzaffer Atıcı Kaptan'ın bu konuda yazdığı güzel bir metni sizine paylaşmak istiyorum... Sizin entellektüel bakış açınıza katkı sağlar Kısaca insanoğlunun yaşantısına baktığımız da ilk akla gelen kendisini koruma altına alması ve barınacak bir ortam yaratmasıdır.Yani bir emlak sahibi olma ihtiyacının gündeme gelmesidir.EMLAK konusunu incelediğimizde Halkın gelir düzeyine bağlı olarak gelişme gösterdiğini görürüz.Ülkemizi incelediğimizde halihazırda üç tip konut görüyoruz. 1. Barınma türü evler ; Sadece insanların sığınma ihtiyacını gideren evler. Hane halkının topluca oturup kalktığı evler.2. Oturma tarzı evler ; Türkiye de yapı kooperatifçiliğiyle başlayan ve 2 - 3 odalı Mutfak ve balkonlu olan apartman tarzı evler.3. Yaşam tarzı evler ; İnsanların yaşlanınca da keyif sürerek ben burada yaşarım dediği evler. Küçük bahçesi olan ve geniş teraslı, aile ferdlerinin herbirine oda tahsis edilebilen evler.Yaşam tarzı evleri aslında ikiye ayırmak lazımdır. Çünkü gelir durumuna bağlı olarak gelişme gösterir.1. Bahçe , teras , havuz gibi ortak kullanım alanların olduğu ve güvenlik hizmetinin sunulduğu SİTE yaşantısı içinde ki yaşam evleri ,2. Müstakil alçak katlı her türlü ihtiyacı karşılayan ferd başına ayrı odaların oluştuğu bahçe nizamlı ( Site içinde de olabilir.) yaşam evleridir. Halkımızın çoğunluğu şu anda barınma türü evlerde oturmaktadır.1970' li yıllarda konut yapı kooperatifçiliği ile memur kesiminin büyük çoğunluğu barınma türü evlerden oturma türü evlere taşınmıştır.Ancak kooperatıfçilikteki suistimaller aidatların zamanında ve tam olarak ödenmemesi kooperatifçilik sürecini bitirmiş ve halkımızın çoğu barınma türü ev ile oturma türü ev arasında sıkışıp kalmıştır.2000' li yıllarda bazı mütehait firmalarca sunulan ve banka kredilerininin de devreye girmesiyle site tarzı konut üretimi başlamıştır. Bu konuda önünün açık olduğunu gören büyük inşaat firmaları sosyal aktiviteleride içeren siteler kurmaya başlamıştır. Bu husus önü alınamaz bir gelişmeyle büyümektedir.Ancak insanlarımızın ve inşaat firmalarının bu konuda bilinçli ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü, ev almış, ama mutlu olamamış bir çok insanımızın olacağı gibi iflas etmiş veya zarar etmiş birçok inşaat firmasını da görmek mümkün olacaktır. Bu konuda en önemli husus KALİTE dir.Bunun yanında , bilgili ve bilinçli emlakçı , iç mimar ve peysajcılar emlak konusunda en yetkili kişiler olmalıdır. Halkımız ömür boyu biriktirdiği, birikimini emlağa dönüştürürken aşağıdaki üç kişiye danışmadan ev almamalıdır.Emlakçı ; Bölge, genel konum, şehirleşmedeki gelişme, sosyal yapı gibi konularda en büyük danışman olacaktır.İç mimar; Ev içinde uyumlu bir yaşam ortamının olup olmadığını belirleyen ve organize eden en büyük danışmandır.Peysaj mimarı ; cebheler bina konumları, mesafeler, ve yeterli yeşil alanların olup olmadığını belirleyen ve düzenleyen en büyük danışman olacaktır. Emlak konusunda marka olmak ve kaliteli hizmet ve ürün sunmak isteyen inşaat firmaları bu üç kişiye danışmadan iş yapamayacağını ve onların yönlendirmesi sonucu onların görüş ve önerilerini aynen uygulayan firmalar kazanmaya başlayacaklardır.Şu anda sadece rant için birçok site kuran inşaat firmalarının bekledikleri satışları ve kazançları elde edemediği de görülecektir. Çağlayan konusunda ise söylenecek çok söz var... Tahmin ediyorum ciddi bir kaos yaşanacak... Adliyenin açılmasını bekleyelim))
Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı. Yanıt : Evlerin nereye gideceğini hep beraber göreceğiz... IQ kavramı da devreye girdi... Gerçek anlamda residence İstanbul'da yok denilecek kadar az... Residence dediğimiz zaman otel hizmetlerinin hepsinden yararlanması gerekiyor... Temel kriterin bu olması gerekiyor... ABD'deki tarihine bakarsak Hollywood yıldızlarına otel odalarının satılmasıyla başlamış)) Sonrasında ise Trump ile birlikte uçmuş... Kavramların çok da önemi var mı? Bence yok... Bugün residence dediğimde benim aklıma apartıman(!) geliyor) Daha ötesi gelmiyor... Gelir seviyesi ve insanların bilinç seviyesi arttıkça konut kavramı da farklı bir noktaya doğru gidiyor... İzninizle yakın dostum Muzaffer Atıcı Kaptan'ın bu konuda yazdığı güzel bir metni sizine paylaşmak istiyorum... Sizin entellektüel bakış açınıza katkı sağlar Kısaca insanoğlunun yaşantısına baktığımız da ilk akla gelen kendisini koruma altına alması ve barınacak bir ortam yaratmasıdır.Yani bir emlak sahibi olma ihtiyacının gündeme gelmesidir.EMLAK konusunu incelediğimizde Halkın gelir düzeyine bağlı olarak gelişme gösterdiğini görürüz.Ülkemizi incelediğimizde halihazırda üç tip konut görüyoruz. 1. Barınma türü evler ; Sadece insanların sığınma ihtiyacını gideren evler. Hane halkının topluca oturup kalktığı evler.2. Oturma tarzı evler ; Türkiye de yapı kooperatifçiliğiyle başlayan ve 2 - 3 odalı Mutfak ve balkonlu olan apartman tarzı evler.3. Yaşam tarzı evler ; İnsanların yaşlanınca da keyif sürerek ben burada yaşarım dediği evler. Küçük bahçesi olan ve geniş teraslı, aile ferdlerinin herbirine oda tahsis edilebilen evler.Yaşam tarzı evleri aslında ikiye ayırmak lazımdır. Çünkü gelir durumuna bağlı olarak gelişme gösterir.1. Bahçe , teras , havuz gibi ortak kullanım alanların olduğu ve güvenlik hizmetinin sunulduğu SİTE yaşantısı içinde ki yaşam evleri ,2. Müstakil alçak katlı her türlü ihtiyacı karşılayan ferd başına ayrı odaların oluştuğu bahçe nizamlı ( Site içinde de olabilir.) yaşam evleridir. Halkımızın çoğunluğu şu anda barınma türü evlerde oturmaktadır.1970' li yıllarda konut yapı kooperatifçiliği ile memur kesiminin büyük çoğunluğu barınma türü evlerden oturma türü evlere taşınmıştır.Ancak kooperatıfçilikteki suistimaller aidatların zamanında ve tam olarak ödenmemesi kooperatifçilik sürecini bitirmiş ve halkımızın çoğu barınma türü ev ile oturma türü ev arasında sıkışıp kalmıştır.2000' li yıllarda bazı mütehait firmalarca sunulan ve banka kredilerininin de devreye girmesiyle site tarzı konut üretimi başlamıştır. Bu konuda önünün açık olduğunu gören büyük inşaat firmaları sosyal aktiviteleride içeren siteler kurmaya başlamıştır. Bu husus önü alınamaz bir gelişmeyle büyümektedir.Ancak insanlarımızın ve inşaat firmalarının bu konuda bilinçli ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Çünkü, ev almış, ama mutlu olamamış bir çok insanımızın olacağı gibi iflas etmiş veya zarar etmiş birçok inşaat firmasını da görmek mümkün olacaktır. Bu konuda en önemli husus KALİTE dir.Bunun yanında , bilgili ve bilinçli emlakçı , iç mimar ve peysajcılar emlak konusunda en yetkili kişiler olmalıdır. Halkımız ömür boyu biriktirdiği, birikimini emlağa dönüştürürken aşağıdaki üç kişiye danışmadan ev almamalıdır.Emlakçı ; Bölge, genel konum, şehirleşmedeki gelişme, sosyal yapı gibi konularda en büyük danışman olacaktır.İç mimar; Ev içinde uyumlu bir yaşam ortamının olup olmadığını belirleyen ve organize eden en büyük danışmandır.Peysaj mimarı ; cebheler bina konumları, mesafeler, ve yeterli yeşil alanların olup olmadığını belirleyen ve düzenleyen en büyük danışman olacaktır. Emlak konusunda marka olmak ve kaliteli hizmet ve ürün sunmak isteyen inşaat firmaları bu üç kişiye danışmadan iş yapamayacağını ve onların yönlendirmesi sonucu onların görüş ve önerilerini aynen uygulayan firmalar kazanmaya başlayacaklardır.Şu anda sadece rant için birçok site kuran inşaat firmalarının bekledikleri satışları ve kazançları elde edemediği de görülecektir. Çağlayan konusunda ise söylenecek çok söz var... Tahmin ediyorum ciddi bir kaos yaşanacak... Adliyenin açılmasını bekleyelim))
Yorumlar
Henüz yorum yok.
Üye işlemlerinden üye olup / giriş yaparak sizde yorum yapabilirsiniz. Üye işlemleri için tıklayın