Otomobil ve konut fiyatlarındaki çılgın yükseliş nasıl durdurulur?
1) Ekonomi açısından Türkiye çok hızlı bir şekilde 1990'lu yıllara dönüyor. 1990'lu yılları yaşayanlar bilir. Çok zor yıllardı. üretim durma noktasına gelmişti. İnsanlar "paradan para kazandığını" zannederdi.
2) Maaş, ücret, haftalık ya da yevmiyesini alan çalışanlar, çeki, senedi tahsil eden veya kasasında para olan esnaf ve işadamları soluğu döviz bürolarında ya da kuyumcularda alırdı. Parayı dolar ya da marka bağlardı.
3) Döviz her ay düzenli olarak artardı. Bu artışı insanlar kazanç zannederdi. Üretmenin ya da ticaret yapmanın hiç bir anlamı yoktu. Dövizde "banko" kazanç vardı. Bir de Hazine bonoları vardı ki tam bir yağlı kaymaktı.
4) Araba ve ev fiyatları gizliden ya da açık dövize endeksliydi. Ayrıca konut fiyatları döviz bazlı artardı. Yani görünüşte tam bir "kazan-kazan" piyasaydı. Aslında kelimenin tam anlamıyla bir "fakirleşme" süreciydi.
5) Türkiye 2000'li yıllarda bu süreçten uzaklaşmıştı. Son yıllarda çok hızlı bir şekilde yine aynı sürece döndük. Bugün "Alman Markı" yok. Ama Euro var. Ayrıca altın ve gümüş var. Faiz henüz yüksek getiri sağlamıyor. Ama bu gidişle "Hazine Bonoları dönemi" yeniden başlayacak.
6) Sıfır ve ikinci elde yükselişin önünü kesmenin tek yolu var: İkinci elde bireysel ithalatın önünü açmak. En fazla 3 yaş sınırı koyularak, bankada ithal edilecek arabanın bedeline göre döviz bloke şartı koyulmalı.
7) Piyasa bir avuç otomobil tröstünün eline teslim edilmemeli. Ekonomi yönetimi farkında mı? Emin değilim. Ama otomobil tröstleri üzerinden Türkiye'ye ayar çekiliyor.
8) Bu "ince ayar"ın önüne geçmenin tek yolu ikinci elde bireysel ithalatın serbest bırakılmasıdır. Bu yöntem 1990'larda denendi. Sonuçları açısından gayet başarılı oldu. Siyasal sonuçları kötü olmuştu:) Ama artık halk daha bilinçli. Siyasal sonuçları daha olumlu olur.
9) Konutta yapılacak tek iş ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın son yıllarda yaptığı tüm uygulamalardan vazgeçmesidir. Fabrika ayarlarına dönülmesidir. Bakanlığın son yıllardaki uygulamaları bir avuç "Başakşehir müteahhidini zengin etmeye yönelik uygulamalar.
10) Ama bu TOKİ ve Emlak Konut GYO'nun Başakşehir müteahhitleri -kendini çok akıllı zanneden- salak ki zengin olmayı da beceremiyorlar. Ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Bankalara çalışıyorlar. Bırakın kazancı özsermayelerini bile bankalara kaptırıyorlar:)
11) Bu kadar salak müteahhitten -ne yaparsanız yapın- "partinin desteklediği ve partiyi destekleyen" zengin çıkmaz. Bunlar kendileri ayakta durmakta zorlanan müteahhitler. Ne partiye faydaları olur ne de kendilerine...
12) Sonuç: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın vakit geçirmeden müteahhitlik, sürekli ertelenen kapalı otopark, yapı denetim gibi düzenlemelerden vazgeçmesi gerekiyor. Fabrika ayarlarına dönmesi şart.
13) Bu yapılmazsa ne olur? 2018 kur şokundan sonra piyasada bir avuç müteahhit kaldı. Onlar da iş yapmaz. Tıpkı yatırımcılar gibi parayı dövize, altına ve gümüşe bağlar. Partisi önemli olmayan "Belediye çakalları" ile uğraşmaz. Bürokrasi ile uğraşmaz.
14) Aksi takdirde ev fiyatları ve kiralar gelecek yıllarda -Tıpkı 1990'larda olduğu gibi- astronomik fırlar. Ev sıkıntısı sosyolojik soruna dönüşür.
Tebernüş Kireçci'yi Twitter'den takip etmek için Buraya tıklayınız
Yorumlar
Henüz yorum yok.
Üye işlemlerinden üye olup / giriş yaparak sizde yorum yapabilirsiniz. Üye işlemleri için tıklayın