Gayrimenkul Sektörü Üzerine Düşünceler 2

Soru
Ekonomi dediğiniz şey sınırlı kaynakların verimli kullanılarak katma değer yaratılmasıdır. Türkiye?nin kaynakları sınırlı mıdır? Evet sınırlıdır. Yurtdışından % 5-6 oranında faizle borçlanır Türkiye. Peki aldığı bu kaynakları ne yapar? Büyük ölçüde inşaata, taşa toprağa, betona aktarır. Büyük altyapı yatırımlarına harcar. Yurtdışından faizle borç para alıp inşaat yapıyorsunuz ve yurtdışına ihraç da edemiyorsunuz. Hoş ihraç ettiğiniz zaman da konut fiyatları artıyor. Maaşlar artmadığı için yurtiçi yerleşiklerin ev sahibi olmaları da zorlaşıyor. Bu sağlıklı bir durum mudur? Söylemeye çalıştığımız şey neden anlaşılmıyor? Türkiye eğitimli insan sayısını artırsa, kıt kaynaklarından eğitime ve bilime, ar-ge?ye kaynak ayırsa, ihracatının niteliğini ve birim fiyatını artırabilse, kısacası katma değer yaratabilse... İhracatın ithalatı karşılama oranı % 60 lardan daha yukarılara gitse, halkın genel refah düzeyi ve satın alma gücü artsa? ?Sizin deyiminizle? bunun nesi komik? Dolardaki artış kalıcı olmaz, dolar istenildiği zaman arzı yükseltilen bir enstrüman demişsiniz. İsterseniz son onbeş yıllık dolar endeksine bir bakın, yükseliş kalıcı olmuş mu olmamış mı? Üstelik dünya o eski dünya değil, ABD dahil dünyada faizler artıyor ve dolara ulaşmak eskiden olduğu gibi kolay olmayacak. Hoş dolar arzı artsa bile, en önemli parametre sizin dünyada tedavülde olan doları ülkenize çekebilme kapasiteniz, ekonomik yapınız, modeliniz. 1,36 USD/kg ihraç ürünüyle dünyadan ülkenize dolar çekebilir misiniz? Türkiye emekleye emekleye önce ayağa kalkmayı, düşe kalkarak da yürümeyi öğrenen bir çocuğa benziyor. 2000 yılına kadar önce kapalı ekonomiden dünyaya açıldı, bu arada finans sisteminin buna hazır olmadığını acı bir biçimde krizlerle öğrendi. Şimdi o yıllarda alınan yapısal tedbirlerle finans ve bankacılık sektörü kendi ayakları üzerinde durmayı başarıyor. Şimdi, bu aşırı borçlanma, yurtdışından alınan borçların verimsiz sektörlere tahsisi, geleneksel ihracat, turizm, ithalat, devletin rekabet ortamını bozan tutumu ile çarpık bir ekonomik model ve sonuçları ile yüzleşme noktasındayız. 30 yıl önce bizimle beraber yola çıkan Güney Kore, İspanya ve İrlanda bizi fersah fersah geçti Tebernüş Bey. Demek ki onlar bir şeyleri doğru yaptı biz yapamadık, yapamıyoruz. Ekonominizi sağlam üretim ve ihracat temelleri üzerine kurun. Katma değer yaratan ekonomiden yurttaşlar da paylarını maaş ve kar olarak alsınlar. Sonra dönsünler konut piyasasında talep yaratsınlar. Bu talep şimdikinden daha sağlıklı ve sürdürülebilir olur. Bunda komik veya anlaşılmaz bir şey var mı?



Yanıt : Söylediklerinizin hepsi doğru. Ama eksik. Büyük fotoğrafı yakalayamıyorsunuz? 1) Türkiye'de mevcut yapı stoğunun yüzde 50'den fazlası deprem açısından riskli. 17 Ağustos Depremi'ni yaşadınız mı? Nerdeydiniz? Bunları bilmiyorum. Ama depreme karşı yapılaşmanın hız kesmemesi gerekiyor. 2) Türkiye'de iş kanunundan, çek-senet yasasından veya sınai mülkiyet-patent kavramından haberiniz var mı? Bu mevzuat ile sanayi ve ticaret toplumu olunmaz. 4) Dünyayı bekleyen büyük tehlikeler arasında yapay zeka ve Çin'in dünya üretiminden aldığı payın artması var. 5) Türkiye sanayi ülkesi oluyor da biz mi engelliyoruz? Türkiye ihracat yapıyor da biz mi istemiyoruz? 6) Her şeye rağmen 21. yüzyılda yazılıma ve yazılım eğitimine önem veren bir ülke haline gelirsek, gelebilirsek bu yüzyılı ıskalamayacağımızı düşünüyorum.
Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
15 Nisan 2018 | 15:21 Eyüp Şenkal 10000 Kişi okudu

Yorumlar

    Henüz yorum yok.
    Üye işlemlerinden üye olup / giriş yaparak sizde yorum yapabilirsiniz. Üye işlemleri için tıklayın