Elveda derken...
Nereye mi gidiyorum? 27 yıl önce başlayan öğrencilik hayatım bitti. Askere gidiyorum. İlkokul, ortaokul, lise, ön lisans, lisans ve yüksek lisans derken 27 yılı geçirmişim. İçimde kalan buruk bir doktora sevdası var. Onu da dönüşte tamamlayacağım.
Yakın dostlarım bilir... Kendi yaşamımda çok inatçıyımdır... Hem de çok inatçı... Bir işi kafaya takarsam, ne yapar-eder, o işi tamamlarım...
www.emlakkulisi.com da böyle bir inadın ürünü... Yıllarca çalıştığım gazetelerde ve televizyonlarda anlattım projemi... Kimse kabul etmedi. Gerçi reddetmediler de... Sadece beklememi söylediler... Böylece koskoca 5 yıl geçirdim... İyi ki kabul etmemişler... Onların sayesinde bugün günlük ziyaretçi sayısı 50 bini geçen bir sitenin sahibi oldum.
Gazeteciliğim de böyle bir inadın eseri... 14 yaşında gazeteci olmaya karar verdim. Ortaokul ikinci sınıfta okuyan, matematiği parlak bir Anadolu Lisesi öğrencisi için gazeteciliği tercih etmek çok da akıl karı bir iş değildi... İşe okulda duvar gazetesi çıkararak başladım... Sonra basılı gazeteye geçtik... Tipo, düz ofset derken rotatiflerle tanıştım... Şimdilerde ise internet ile uğraşıyordum. Basın tarihini bilenler iyi anlar, dünya basın tarihinin 200 yıllık geçmişini 20 yılda gördüm... Bazı zamanlarda kendi kendime düşünürken, ne kadar şanslı olduğumu görüyorum. Her biri matbuat hayatının devrimi olan yöntemleri 20 yıl içinde yaşamak...
Sonra lise yılları... Hep gazetecilik hayalimle geçti. Berbat bir öğrenciydim. Üniversite sınavlarını kazandığım zaman lise öğretmenlerim inanamadı... ''Bu çocuk nasıl üniversiteyi kazandı diye?'' Hayatta ve hayata sürpriz yapmaktan hoşlanırım. Üniversite sınavını kazanmam da süprizdi...
Sonrasında, üniversite yıllarında çok parlak bir öğrenciliğim var. Bu parlaklığı öyle abarttım ki, ilk kazandığım fakülteyi 3. sınıfta terk edip ön lisans diplomasını alırken, birinciydim. Liseyi zar-zor bitiren bir öğrencinin üniversite birinci olması da herhalde ciddi bir süpiz olsa gerek...
Sonra gazetecilik yıllarım. Stajyer olarak Yeni Yüzyıl'da başladım. Ardından Radikal'e geçtim. Doğaldır... Torpili olmayan bir gazeteci olunca, polis muhabiri olarak gazeteciliğe başladım. Polis muhabiri deyince yanlış anlamayın, ''polis muhbiri'' değil... Polisiye haberleri takip eden muhabir.... 1 yıllık deneyim çok şey kattı bana.
Sonra baktım bu polis muhabirliği bana göre değil. Ekonomi muhabirliğini denemeyi düşündüm. Soluğu dünya gazetesinde aldım. Bu sırada üniversite öğrenciliğim devam ediyordu... Ekonomi gazeteciliğinin de bana göre olmadığını anladım. Noktayı koydum.
Sırada Sabah maceram vardı... Sabah Haber Ajansı'nda işe başladım. Rahmetli Ufuk Güldemir ile o dönemde tanıştım. Sonra Vatan, Posta, Milliyet tekrar Vatan... Derken kendimi www.emlakkulisi.com'u kurarken buldum.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile röportaj yaptığımda 25 yaşındaydım. Başbakan Recep Tayip Erdoğan ile röportaj yaptığımda 26 yaşındaydım. İkisi de o dönem basına röportaj vermiyordu. Böyle dönemlerde röportaj yaptım.
Başlangıçta www.emlakkulisi.com televizyon programlarımın yayınlanacağı web sitesi olacaktı. Siteye trafik yaratmak için de sektörel haberleri yayınlayacaktım. Site yayına başladı. Konut haberleri ve emlak haberleri çok ilgi çekti. Bunun üzerine yoğunlaştım.
Bugün geldiğimiz noktada www.emlakkulisi.com günlük 50 bin ziyaretçiyi geçti... Benim yokluğumda editörler siteyi 100 bine taşıyacaklar. Nereden mi biliyorum? 2008'e günlük 2 bin ziyaretçi ile girdik. Bugün 50 bini aştık. Bir yıllık ortalama ziyaretçimiz ise 22 bin... Buna göre editör arkadaşlarımızla yaptığımız projeksiyonda 2009 yılında ortalama ziyaretçi ayımız 100 bini aşacak. Yıl sonunu ise 250 bin ile bitireceğiz.
İnanıyorum ki editör arkadaşlarım benim yokluğumu aratmayacak. Aslına bakarsanız Nisan ayından bu yana siteye pek fazla karışmıyorum. O günlerde günlük ziyaretçi sayımız 20 bindi. Elimi ayağımı çektim 50 bine geldi. Tamamıyla çekiliyorum.... 100 bine gelmemesi için hiçbir neden görmüyorum.
Yokluğumda bana soracağınız soruları Dr. Turgut Enginoğlu'na sorabilirsiniz. Bilgi birikimi, ciddiyeti ve mütevaziliği ile Enginoğlu sorduğunuz soruları çok titiz bir şekilde yanıtlar. Bu noktada benden çok iyidir. Hem çok iyi bir eğitimci hem de iyi bir konut uzmanı olarak size geniş açılımlar sunar.
Kendimden bu kadar bahsetmişken değinmeden geçemeyeceğim.... Yüz yüze görüşmelerde ve sizlerden gelen sorularda bu emlak merakının neyden kaynaklandığı soruluyor. Benim hayatımı değiştiren 4 kişi ve yaklaşım var. Sırasıyla bunları anlatıyorum.
Birincisi okuldan hocam olan Milliyet Gazetesi Eğitim yazarı Abbas Güçlü... Radikal'de gazeteciliğe başlamamda kendisi referans olmuştu. Dönemin Genel yayın Koordinatörü Salim Alparslan'ı aramıştı. İşe başlarken de, ''Bu polis muhabirliğini fazla cididya alma. Bir süre takılırsın. Sonra bir alanda uzmanlaşırsın'' demişti. Ne üzerine uzmanlaşmama gerektiğini sorduğumda ise, ''Buna zamanla kendin karar verirsin'' demişti.
İkincisi Nethaber.com'un sahibi ve genel yayın yönetmeni Nevzat Basım... Gazetecilik ve habercilik üzerine felsefi yaklaşımları olan ender gazetecilerden Basım da Radikal'da stajyer olarak başladığım ilk günlerde uzmanlaşmamı ısrarla tavsye etti.
Üçüncüsü ise Konya Şeker Fabrikası'nın eski genel müdürlerinden Evirgen Güney... Güney ile stajyer bir muhabirken tanışmıştım. Çok başarılıydı. Başarısının sırrını şöyle açıklamıştı: ''Ben atletizmle uğraştım. Yüksek atlamacıydım. Yüksek atlamada bir kural vardır. Çıtayı ne kadar yükseğe koyarsan o kadar yükseğe atlama şansın vardır. Belki hedefini gerçekleştiremezsin. Ama konsantrasyonun artar'' Tabi ben eski atlet değilim... Ama çıtayı hep yükseğe koydum... Bunun da çok faydasını gördüm.
Dördüncüsü ise okuduğum bir yazı... Bildiğiniz gibi USA Today ABD'nin ilk ulusal çapta yayın yapan günlük gazetesidir. USA Today ilk yayınlandığında başarılı olup olmayacağına ilişkin endişeler vardır. Yıllar geçer USA Today başarılı olur. Kurucusuna işin sırrını sorarlar... Yanıt şu: Önümde iki yol vardı. Bunlardan birisi herkesin kullandığı çevreyolu, otoban... Diğeri ise patika yol. Kimselerin tercih etmediği patikayı tercih ettim....
Kendi hayatımda ben de hep patikaları tercih ettim. Zamanla başkaları da geldi tercih ettiğim patikalara... Ama ben hep aradan sıyrıldım. Çünkü neden patikayı tercih ettiğimi kendim biliyordum. Diğerleri ise sadece beni taklit ettikleri için oradaydı...
34 yaşındayım yaptıklarıma bakıyorum.... Türkiye'nin ilk günlük emlak sayfası, ilk haftalık emlak eki, ilk günlük emlak programı, ilk emlak bloggerlığı, ilk emlak yatırım kitapları, ana haber bültenlerinde ilk emlak bölümü... Türkiye'nin ilk emlak haber sitesi... Listeyi daha da uzatabilirim. Bence gerek yok. Bunları yaparken ne yaptığımı biliyordum. Hayatta altın kuraldır. Ne yaptığınızı biliyorsanız yaptığınızın önemi yok. İsterdim ki bunların hepsi çok daha uzun ömürlü olsun... Ama olmadı. Neden? Çünkü bunların hepsinin formatı vardı. Formatı bozmam teklif edildiği zaman asla kabul etmedim. Yanlış yapıp para ve ün kazanmaktansa doğru yapıp kaybeden olmayı tercih ettim. Burada hayatın bir başka altın kuralı devreye giriyor... Sürekli ileriye gidemezsin... İleriye gidebilmen için kimi zaman biraz geriye çekilmen gerekebilir. Hayatta geri çekilmeyi, daha ileriye gidebilmek için yaptım... Geriye dönüp bakıyorum... Hata mı yapmışım? Hayır...
İyi ki öyle yapmışım. Bugün geldiğimiz noktada www.emlakkulisi.com'un haber başlıkları ile taklik ediliyor. Bizim rakibimiz yok. Ama bizi rakip gibi görenler bugün ciddi habercilik yapmaya çalışıyorlar. Başlıklarımızı kopyalıyorlar. Haberlerimizi kopyalıyorlar... Taklit ediliyorsanız doğru yoldasınız, yaklaşımı gereği ne kadar doğru yolda olduğumuzu anlıyorum.
Çok değil bundan 1 yıl önce konut şirketleri gazete ve televizyon reklamlarında kuş, böcek ve çiçeği ön plana çıkarırdı. Bugün ise fiyatı ve fırsatı ön plana çıkartıyor. Niçin? Çünkü bunu ilk keşfeden www.emlakkulisi.com oldu. Tüketici çok basit düşünüyordu. Fiyat ve fırsat... Bunu sektörle paylaştık. Bugün geldiğimiz noktada sektörün devleri bile reklam kampanyalarında fiyat ve fırsatı ön plana çıkarmaya ihtiyaç duyuyor.
www.emlakkulisi.com'un okurlarına tüm emlak haberleri bayat geliyor. Bir yerlerden tanıdık geliyor... Niye? Çünkü bir çok emlak haberi ilk defa www.emlakkulisi.com'da yayınlanıyor.
Daha bunun gibi onlarca şeyi sıralayabilirim. Bence gerek yok.
Bana sıkça sorulan bir sorunun yanıtını da sizinle paylaşmaya ihtiyaç duyuyorum. Bankacı okumuş çocuklarla ne alıp veremediğim konusu... Hatta olayı abartıp, eğitime karşı olup-olmadığımı soranlar bile var...
Ivan Illich'i okumuşluğum var. Ama Illich gibi modern eğitime karşı değilim. Hatta sıkı bir taraftarıyım. Benim sorunum bankacılarla da değil. Bankacılık sistemi ile ilgili de değil... Sorunum konut kredilerinin mantığını ve felsefesini anlamayan bankacılarla...
Bir başka sık sorulan konu ise neden emlak gazeteciliğini tercih ettiğim. Yeri gelmişken bunun da yanıtını sizinle paylaşayım. Aslına bakarsanız İstanbul tarihine ilişkin araştırmalar yapan bir gazeteci olmak istiyordum. Ama kader beni emlak uzmanı yaptı...
İşin şakası bir tarafa emlak gazeteciliğine 1999'da Sabah'ta yalı haberleri yaparak başladım. 2002'den itibaren ise gayrimenkule yöneldim. Sonra konut piyasasının büyüyeceğini anlayınca tamamıyla bu alana odaklandım. Warren Buffet, Peter Lynch, George Soros ve Donald Trump'ı çok iyi okumuştum. Gayrimenkul ve mortage felsefesini bu açıdan çok iyi biliyordum. Para ve sermaye piyasalarını bilmek gayrimenkul piyasasını anlamam da işimi kolaylaştırdı. Geriye sadece olayları analiz edip yorumlamak kaldı... (Eminim sevgili taklitçilerim en kısa sürede yukarda bahsettiğim yatırım duayenlerinin kitaplarını temin edip okumaya başlayacaklar.)
Yaşamda karşılaştığınız insanların bir şans olduğuna inananlardanım. Benim en büyük şansım doğru insanlarla karşılaşmak oldu. Kötü insanlarla karşılaşmadım mı? Karşılaştım. Benim felsefem hep şu oldu: İyi insanların neden iyi olduğunu anladım. Nasıl olmam gerektiği konusunda rotamı çizmeme yardımcı oldular. Kötü insanlarır ise neden kötü olduğunu gözlemledim. Bundan da nasıl ''olmamam'' gerektiğini öğrendim.
Geriye dönüp tekrar bakıyorum...
Kadir Kır, o müthiş ve mükemmel hava fotoğraf arşivini bana vermeseydi iyi bir emlak gazetecisi olamazdım...
Bülent Denli'den habercilik refleksini öğrendim.
Erhan Öztürk'ten habercilikte sorgulamayı...
Çeşitli aralıklarla 5 yıldan daha uzun süre çalıştığım Vatan Ekibi'nden ise özgür ve bağımsız gazeteciliği...
Ufuk Güldemir'den bir haberin nasıl geniş kitlelerin ilgisini çekecek şekilde hazırlanacağını...
Murat Sabuncu'dan insanlara şans ve fırsat verilmesinin ne kadar önemli olduğunu...
Ercan İnan'dan iyi bir haberin asla bir gün sonrasına bırakılmaması gerektiğini...
Oğuz Karamuk'tan iyi başlığın haberin içeriğinden daha önemli olduğunu...
Bunun gibi onlarca iyi insanla karşılaştım. Benim tüm şansım bu oldu.
İşte böyle sevgili okurlarım... Mayıs sonunda görüşmek üzere.
Not: Mesajlarınızı göreceğim ama yanıt yazamayacağım. Şimdiden özür diliyorum.
Yorumlar
Henüz yorum yok.
Üye işlemlerinden üye olup / giriş yaparak sizde yorum yapabilirsiniz. Üye işlemleri için tıklayın