Döviz mi? Faiz mi? Borsa mı? Altın mı? Gayrimenkul mü?
Ekonomistler ve finansçılarda nedenini bilmediğim bir emlak düşmanlığı var. Hayatları yaptıkları tahminlerde ıskalamak olan onlarca ekonomist ve finansçı neredeyse her yazısında "emlak fiyatları düşecek", "emlak piyasası çökecek" veya "emlak balonu patlayacak" diye yazıp dururlar. Bunlar bu yazıları ve analizleri yapmaya başlayalı doğan çocuklar ortaokulu bitirdi. Liseye başladı. Ama bunlar yine akıllanmıyor. Neyse ki halk bunları fazla ciddiye almıyor.
Dünyayı ve Türkiye'yi anlamak için büyük resme bakmak gerekiyor. Bu noktada mutlaka Twitter'dan Abdullah Çiftçi'yi takip edin. Adresi: Buraya tıklayınız
Son dönemlerde döviz biraz atak yapsa okurlarım hemen
www.tebernuskirecci.com.tr'a gelip soruyorlar. 10 yıldır aynı işi yapınca insan biraz şerbetleniyor. Buraya tıklayınız veya Buraya tıklayınız örneklerinde olduğu gibi.
Gayrimenkul yatırımı elinde hesap makinesiyle gözü piyasaları takip edenlere göre değil. Gayrimenkulü anlamak için önce dünyayı anlamamız gerekiyor.
Dünyaya baktığımızda görünenler şunlar:
a) Devletler, şirketler ve bireyler borç batağında. Sadece devletlerin borcu 63 trilyon dolar. 20 trilyon doları ABD'nin, 11 trilyon doları Japonya'nın ve 5 trilyon doları Çin'in. Türkiye'nin borcunu merak ediyorsanız hemen söyleyeyim: 230 milyar dolar.
Dünya genelinde borçların azalma ihtimali yok. Tam tersine artma eğiliminde. Finansal baronlar, politik ve diplomatik kaoslarla faiz oranlarını artırıp borcu daha da artırmanın peşinde.
b) Artan rekabet ile beraber şirketlerin kazançlarında azalma var. Mevcut kazançlar da geçmişte kullanılan krediler nedeniyle finansal kapitalizme yem oluyor. Yani bankalara gidiyor. Özellikle imalatta ve sanayi üretiminde korkunç bir Çin baskısı var.
c) Bireyler umutsuz. Uyuşturucu, trans hümanizm ve yapay zeka gibi baskılar altında. Çoğu şımarık yetiştirilmiş 100 milyonlarca genç gelecekten ümitsiz. Çünkü işsizlik riski onları bekliyor.
d) Bölgemiz çatışmalardan kaynaklanan göç dalgalarıyla savruluyor.
e) Gelişen teknoloji ve mobil dünyası bireysel mutluluk yerine mutsuzluk getiriyor. Yalnız kalan birey internet ve sosyal medyanın karşısında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
f) FED'in faiz artırması ve bilanço küçültmesi ile dünyada "para çekiliyor" psikolojisi oluşturuluyor. Amaç piyasaları önce daraltmak. Darlığı bir kaç yıl sürdürmek. Can çekişen ülkelerde piyasalarda Çin sermayesini devreye sokmak. Bunu yapmadan önce bir süre -muhtemelen bir kaç yıl- dünyayı parasızlıkla kavurmak. Sonra Çinli bankalar yeni finansman kaynağı olarak ortaya çıkacak. Çinliler özellikle Avrupa ve bölge ülkelerde ciddi alımlar yapacak.
Dünyayı en güzel özetleyen Erkin Koray'ın malum şarkısı.
Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah
Biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım Vallah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah
Alemin keyfi yerinde yine maşallah
Bize de bir gün kader güler güler inşallah
Böyle gelmiş böyle gidecek korkarım vallah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah
Çaresi var. Ama çare arayan yok. Tüm bu sıkıntıların üstesinden gelinebilir. Bu süreç millet olarak lehimize de çevrilebilir. Bu noktalarda sözü -yukarıda belirttiğim gibi Abdullah Çiftçi'ye bırakıyorum. Çiftçi'nin twitlerini okuduğunuzda çözüm yolunu da görürsünüz.
Şimdi gelelim yatırım enstrümanlarının ne olacağına?
a) Döviz: Dolardaki yükseliş kalıcı olamaz. ABD kendi içinde büyük hesaplaşma yaşıyor. Bu savaşı kim kazanırsa kazansın savaş süreci ABD'ye ciddi zarar verecek. Veriyor da...
Dolardaki yükseliş yerini düşüşe eninde sonunda bırakır. Doların 15 yıllık grafiğini inceleyin. Sürekli inişler çıkışlar yaşanıyor. Türkiye'de ABD ile olan 70 yıllık müttefiklikte sona gelindi. ABD bu müttefikliği bıraktırmamak için elinden geleni yapacak. Dolar ani ataklar yaparsa da fazla ciddiye almamak gerekiyor. Doların en büyük riski coin'ler. Sanal paralar.
İkinci büyük riski ise ülkeler yerel paraları ile ticaret yapmaya hazırlanıyor. Özellikle bölge ülkeler. Tüm bunlar dolar öncelikli olmak üzere Euro'ya da zarar verecek. Döviz kısa vadede alım-satım fırsatı verse de uzun vadede yükseliş kalıcı değil. Özellikle kısa vadede alım satımdan yatırımcının para kazanması kolay değil. Kendine güvenen varsa meydan orada.
b) Faiz: Faiz reel bazda paranın değer kaybetmesidir. Faizi tanımlayacak tek tanımlama: "Kazanıyor gibi görünüyorken, kaybetmek"tir. Ayrıca mevduat garantisinin sınırlı olması finansal açıdan hareketli dönemlerde parayı mevduata yatırmanın riskini artırıyor.
c) Altın: Yukarıda söylediğim gibi doların saltanatı yavaş yavaş yıkılıyor. Yıkılacak. Sanal paralar, ülkelerin kendi para birimleriyle ticarete yönelmesi doları sıkıştıracak. Böyle bir ortamda gerilim büyürse altının şansı yükseliyor. Portföylerde bir miktar bulunmasında fayda var. Altındaki son dönemde kırılan rekorlar onsun yükselişinden değil doların artışından kaynaklanıyor. Sanal paralar dönemi başladığında -dolar düşse bile- altın yükselişini korur. Ons bazlı yükselişler yaşanır.
d) Borsa: Teorik olarak en kazançlı yatırım amacı. Ama pratikte ise kumarın biraz hallicesi. Türkiye'de borsadan para kazanılması çok zor. Özellikle dövizdeki ataklar borsayı daha cazip hale getirecek. Kendine güvenen yatırımcıları borsa da bekliyor.
e) Gayrimenkul: Gelecek bir kaç yıl ihtiyaç gayrimenkulün talep göreceği yıllar olacak. İnşaat maliyetlerindeki tüm artışlar eninde sonunda gayrimenkul fiyatlarına yansır. Riskli pozisyona girilmediği sürece en fazla kazandıracak yatırım enstrümanı.
İnsanlar döviz, faiz ve altından bir şey kazanamayacağının farkında. Kazançların kağıt üzerinde olacağını faiz dışındaki yatırım enstrümanlarında kazancın realize edilemeyeceğini biliyor. Ayrıca gayrimenkulün ihtiyaç boyutu da var. Yani ihtiyacı karşılıyor.
Sonuç: Kısa vadede döviz, faiz, borsa ve altın fırsatlar sunabilir. Döviz ve altındaki ataklarda her gün oturup hesap yapacaksanız gayrimenkul yatırımından uzak durun. Bir tapunun gerçek anlamda getiri sağlaması 5-10 yıl sonra başlar.
Vehbi Koç, "İşler kötüye gittiği zaman moral bozuluyor. O zaman birdenbire her şeyi kapkara görüp, kötü düşüncelere saplanmamak gerekir. Doğru iseniz, azimli iseniz her çareye başvurmanız ve hakkınızı aramanız gerekir, iş düzelir" dermiş. İşlerin kötüye gittiği yok. Yanlış anlamayın. Ama siz hesabınızı her zaman en kötüye göre yapın. İyi gelirse kazanç hanenize ilave edin.
Yatırım için arsa mı; arazi mi; konut mu; işyeri mi?
Yatırım için ev alırken nelere dikkat etmek gerekiyor?
Not: Aşağıda konu ile ilgili yorum yapabileceğiniz bölüm de açtık. Yorum yapabilirsiniz. Ayrıca beğendiğiniz yazıları lütfen sosyal medyada paylaşın.
Yorumlar
Henüz yorum yok.
Üye işlemlerinden üye olup / giriş yaparak sizde yorum yapabilirsiniz. Üye işlemleri için tıklayın