"FED" ile ilgili toplam 69 soru bulunmuştur.
Toplam 323779 kişi soruları okumuştur.

Kadıköy de emlak fiyatları nereye gidiyor ?

Soru

Merhaba, Kadıköy de dönüşüm nedeniyle artan konut arzı, son 3 yılda karşılığı olmayan fiyat artışı, Türkiye de baskılanan siyasi istikrarsızlık, palyatif yöntemlerle ayakta tutulmaya çalışılan durgunluğa girmiş ekonomik aktivite, zengin insanların ülkeye olan güveninin azalması ile bIrakın yatırım yapmayı ellerindekini satıp nakite dönüp paralarını yurtdışına çıkarma eğilimine girmesi, Fed in faiz arttırımı sürecine girilmesi ile dış finansmanın kuruyacağını, Fitch in not indirimine gitme riski vb. birçok gelişmeyi dikkate aldığınızda Kadıköy de konut fiyatlarının nominal bazda 2013 fiyatlarına 2017 içerisinde geri geleceğini tahmin ediyorum. Bir örnekle bağdat cad. de bir dükkan 135bin TL ile 6 ay önce ilana çıktı. Şu anda 75bin TL isteniyor. Tahmininle ilgili somut yanıtınızı rica ediyorum. Saygılarımla..

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
30 Ekim 2016 | 13:39 Murat Öztürk 3749 Kişi okudu

Faiz ve Kriz Konuları Hakkında

Soru

Benim sorum şu Tebernüş Bey, şu anda faizlerin artmasından ve terör olaylarından vs. Piyasanın durgun olduğu bir gerçek. Sizcede bu durum böyle mi ve bunun sonu nereye gidecek? Bir öngörünüz var mı? Bir kriz bekliyor olabilir mi bizi? Bu duruma sebep olan başka şeyler de var mı sizce?

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
12 Temmuz 2016 | 01:47 Aykut Gürcan 1032 Kişi okudu

Konut fiyatları-döviz endeksi hakkında

Soru

Tebernüş Bey, Biriktirmiş olduğum bir miktar param var ve biriktirdiğim para kadar da kredi çekerek yatırım amacı ile ev almayı düşünüyordum(300bin-350 bin TL arası).Ancak olaya farklı bir göz ile bakmak istedim ve bu konuda sizinde değerli fikirlerinizi almak istiyorum. 2013-2016 arası konut fiyatlarındaki artışı gelen taleplerden ziyade özellikle dövizdeki oynamalara bağlıyorum.Örneğin dolar/TL kuru; 2014 mayıs ayında 2, 2015 mayıs ayında 2.6 ve şimdi 2.9 bandında geziyor.Konuttaki yükselişte bu oranlara yakın olarak değişmiş(bazı projeler veya bölgeleri ayırıyorum).Elimdeki parayı dolara çevirip vadeli hesaba yatırdığım takdirde konut fiyatındaki artışı dolardaki artış ile dengelediğimi ve aylık faizinin ise konuttan gelecek kira getirisini karşıladığını görüyorum.En büyük artısı ise evi alabilmek için çekeceğim kredinin yüksek faizinden kurtulmam. Gelelim doların riskli yanına ve size sormak istediğim soruya.Sürekli yükselişte olan dolar bir anda tekrar 2 TL olursa ve artık bu seviyelerde kalacağı görülürse (varsayım olarak)bu değişim konut fiyatlarına ve kiralara nasıl yansır?Yeni yapılacak konutlarda maliyet düşeceği için elbette satış fiyatları düşer ancak daha önce yapılmış ve değer kazanan bu kadar yatırım doların düşüşüne karşı ayakta kalabilir mi? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
14 Mayıs 2016 | 13:37 Şahin ERGİN 3070 Kişi okudu

Zararın neresinden dönülse kar'dır.

Soru

Tekrar selamlar Tebernüş bey;Bu açıklamalardan dolayı bir analiz yapma ihityacını musaade ederseniz yapacağım.Bahsi geçen konut konusu Ülkemizde olduğuna göre Türkiyemizin ilgili son ekonomik göstergelerine göz atmamız şart oluyor.1-Türkiye büyüdükçe konut fiyatları artıyor(bkz.son 14 yılın verilerine).ancak 2012 den beri büyümeyi ortalama %4 ü zor tutturuyoruz.Dünyanın yavaşlaması bahane edilebilir ancak 2015 yılında olduğu gibi cari açığın en önemli kalemlerinden olan petrolun %60 dan fazla düştüğü bir yılda(1946-2016 yılı petrol ortalama değeri 41,78 usd.önümüzdeki yıllarda büyük olaylar olmazsa bu seviyenin üzerine çıkması mümkün gözükmüyor) bu tür açıklamalar pek samimi olmadığı gibi daha fazla büyümemiz gerekmez miydi? Büyümenin olması için özel sektörün düzenli ve önünü görerek yatırımlar yapması ile işsizliğin azaltılması gerekiyor.2015 yılında maalesef özel sektör de bırakın büyümeyi, art niyetli iflas ertelemeler ile şirketler küçülmüş. oysa kamu harcamaları artmış. ülkemizin 2016 yılı büyüme tahmini %2,6 a gerilemiş durumda. Dünyada 17.ekonomik güç olan bizler şuan 19.sıraya düşmüş bulunuyoruz. BDDK verilerine göre de kredilerde yavaşlama (özel sektörün çarkı bank kredileri ile döner) söz konusu. Büyüme ile ilgili son söz; Türkiye?nin çok acil ihtiyacı olan özel sektör yatırımları ve ihracata dayalı büyümesi gerekiyor. Ancak henüz ufukta bu görülmüyor.2-Bildiğimiz gibi Mart ayı toplantısında, FED yetkilileri faiz oranında herhangi bir değişikliğe gitmeyerek yüzde 0.25 - 0.50 aralığında sabit bıraktılar. FED başkanı Yellen, faiz artışı için her toplantının canlı ihtimal olduğunu konuşmasında önemle vurguladı. Yellen ekonomik büyümenin devam ettiğini ve iş gücü piyasasında iyileşme yaşandığını konuşmasında vurguladı. FED geçen Aralık ayında, 2006 yılından bu yana ilk faiz artışı yaparak faiz oranını yüzde 0-0.25 aralığından yüzde 0.25-0.50 aralığına yükseltmişti. Daha önce de bahsetmiştim; Fed in düzenli faiz artırımının şuan tek göstergesi ABD deki enflasyon.%2 nin üzerine çıktığında düğmeye basılmış olacak. Bu yılın 3.çeyreğine kadar faizin artırılmayacağı.3-Petrol fiyatların 40 dolara gerilemesi ile cari açık şimdilik gündemden çıktı, ama turizm sezonunun kötü geçmesi halinde yeniden problem olabilir. Öte yanda dış finansman konusunda ilk iki ay boyunca Türkiye gibi Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ) banka ve firmalarına neredeyse tamamen kapanan küresel kredi, bono ve tahvil pazarlarının kapıları Mart ayında sonuna kadar açıldı. Türkiye?de büyük bankaların bono ve tahvilleri alıcı bulacak, ayrıca reel sektörden Koç, TTelekom, Turkcell, Sabancı gibi dev kuruluşlar artık cazip faizlerle kağıt ihraç edebilecekler. Kısmen de olsa cari açık sorununa çözüm aralandı.4-Euro Bölgesi'nde krediler Şubat ayında 2011 yılından bu yana görülen en hızlı artışı yaşadı. Konut piyasamızda önemli bir kaleme sahip olan Gurbetçilerimizin gayrimenkul yatırımlarının olacağının ve devamının artar nitelikte olmasını sağlayacak önemli bir gelişme.5-Altın;en güvenilir liman olması nedeniyle yastık altı tabiri kullanılır. Son zamanlarda altının 1200 dolarların üzerinde seyretmesi aslında FED ve diğer merkez bankaların bastığı fazla para foyasının örtbas edilmesi içindir. Faizlerin artırılması ile altında sert düşüşler(onsu 500 dolarlara kadar) görebiliriz.6-Terör olayları ve Rusya konusu Turizmi kötü etkiledi. Güvenlik endişesiyle yüksek harcama yapan turistlerin sayısı azalacak. Bu yıl cari açığın en önemli etkenlerinden biri turizm gelirinin düşmesi olacak. Tabii ki bu Güvenlik endişesi Yabancıların özel sektörümüze olan yatırımlarının önüne de engel olabilir. 7-Gelelim son olarak KONUT konusuna; TCMB?ye göre konut fiyat artış hızı Ocak itibarı ile %17.50.Buna göre, bir yıllık reel fiyat artış hızı %3.5 civarında. Öncelikle, kimsenin Türkiye?de ipotekli işlemler dışında konut satışlarında gerçek fiyatı bilmediğini biliyoruz. Çünkü vergiden kaçınmak maksadı ile tapuya eksik fiyat bildiriliyor. Emlakçılardan fiyat alsanız, onlar da piyasayı hareketli göstermek için yüksek fiyat söylüyor, ya da alıcı-satıcı arasında son pazarlığa hakim değil. Türkiye?de konut talebi ne kadar olmalı? Bunu az-çok hesap edebiliyoruz. Senede 650 bin civarında evlenme, 300 bin civarında da boşanma var, 800 bin kişi de işgücüne katılıyor. Nerden baksanız en az 1.5 milyon yeni konut lazım. Ancak her işe girende konut alacak değil. Ortalama 1 milyon konuta ihtiyaç var diyelim. Konut da ilginç olan fiyatların bu kadar artması. Yabancıların gösterdiği müthiş ilginin konut fiyatlarını yükselttiğini düşünenler de gaza geliyor. 2015 içinde yabancıların toplam konut pazarında payı %2.5?u geçmedi. (Ancak bu yüzdeye gurbetçiler dahil değil.Ayrıca,2013 deki TL nin değer kaybı neticesinde konut fiyatları döviz bazında ucuzlamış ve yurtdışı gurbetçilerden konut da ciddi satın almalar olmuştur). Peki kim alıyor bu kadar konutu? Bizde ki para politikası sayesinde Konut bir Yatırım aracı. Fiyat her yıl artıyor, bir de kentsel dönüşümden dolayı gittikçe yükselen kira getirisi var, zenginler açısından finansal yatırımlara alternatif bir yatırım. Konut aynı zamanda enflasyona karşı da mali birikimlerin sağlayamadığı korumayı sağlıyor. Yani faizler düşük kaldığı sürece konutta fiyat artışı devam eder. Yani konut şuan en sağlam yatırım. Çünkü; Biz Türklerin konut alımında geleneksel bir kutsanmış durumu söz konusudur bunda konutun hiç kaybettirmemiş olduğu gerçeği de bunu destekler niteliktedir. Yani Balonda patlasa hiç kimse aldığı fiyatın altında konutunu satmaz. Kira geliriyle idame eder. Dolayısıyla konut, Halkımız uzun vadeli düşündüğü bir yatırım olduğundan dolayı Fiyatlarda sert düşmeler olmaz, ancak durgunluk söz konusu olabilir.Kısaca Sayın Tebernüş Bey;Bu analizlerin ışığında SON SÖZÜM sizin analizlerinize fazlasıyla katılıyorum ve önümüzdeki 10 yıl da konuttaki kazanç, geçmiş 10 yıldaki kazanç dan az olmayacağına yine katılıyorum. Bu arada gayrimenkul piysasın da durgunluk söz konusu olduğunda lokasyon bazlı butik inşaatlar yapan şirketlerin en az etkileneceğini ve beklentilerin olduğu (metro vs) semtlerdeki konut fiyatlarının bu durgunluğu da geçmiş yıllarda olduğu gibi takmayacağını fiyatların yükselmeye devam edeceğini belirtmek isterim. Bir atasözü der ki ?Zararın neresinden dönülürse kar?dır.? Sağlıcakla kalın.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
01 Nisan 2016 | 17:09 Alev Yıldızkoparan 5222 Kişi okudu

Bankalar ve faiz oranları üzerine- Devam

Soru

Merhabalar, FED'in 2006'dan beri M3 para arzını açıklamadığı doğru ama ben hiç bir yatırım kararımda bu bilgiyi kullanmadım zaten. Sen kullanmadın ama başkaları bu bilgiyi kullanıyor, kurumsal yatırımcılar ya da profesyonel bireysel yatırımcılar vb.. diyorsanız da şunu söylerim; bu bilgiye ulaşmak benim sadece 5 dakikamı aldı. İnternete girip aradığımda bu raporu üreten birçok bağımsız kuruluş olduğunu gördüm. İki tanesini aşağıya kopyalıyorum. http://www.nowandfutures.com/key_stats.html http://www.shadowstats.com/charts/monetary-base-money-supply Yani demek istediğim şey eğer biri gerçekten bu dataya ihtiyaç duyuyorsa FED üretsin üretmesin bu bilgiye zaten ulaşabiliyorlar, hali hazırda piyasada mevcut. FED'in bir datayı üretmemesi ona ulaşımı imkansız kılmadığı için bu yolla bir şey gizlemek de mümkün değil. Dünyanın mevduatta negatif faize gittiğini ve bizde kredi faizlerinin yüksek olduğunu söylemişsiniz. Ama ben de size gönderdiğim daha önceki yazımda bankaların karlarının artmadığını söylemiştim. O zaman sorun nerde derseniz sorun tasarruf açığımızda. https://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Raporlar/TBSGG/14382tbs_temel_gostergeler_haziran_2015.pdf Yukarıya koyduğum BDDK raporu Türk bankacılık sektöründeki kredi mevduat oranını gösteriyor. 2010 yılında bankalar topladıkları her 100 liranın 85'ini kredi olarak verirken yani krediye dönüşme oranı %85 iken bu oran 5 yıl sonra 2015'de %120'ye çıkmıştır. Ülkemizde ne yazıkki bu yüksek kredi talebini, ekonomik büyümeyi karşılayacak kaynak yoktur ve kredi mevduat oranı yukarı gitmekte bu da bankaların likidite riskini artırarak piyasadaki gelişmelere karşı kırılgan yapmaktadır. Tabiki kredi mevduat oranı mevcut durumun tek sebebi değildir ama sektörün içinden olan birisi olarak söyleyebilirim ki bu oran yukarı gidince bankaların risk iştahı azalır, aşağı gidince artar. Reel faizler de bunun bir türevi olarak hareket etmektedir. Dolayısıyla kredi faizlerinin yüksek olması bankaların aç gözlülüğünden kaynaklanmıyor, ki ben de bu kısmına takılıyorum sizin düşüncenizin açıkçası. Zaten eğer öyle olsaydı daha önceki yazımda paylaştığım üzere bankaların karları artardı ama artmayıp azalıyor. Kredi mevduat oranın yükselmesi eğer piyasalar çok stabil değilse reel faizleri artırır. Mevcut durumda, hem kredi alanların maliyeti yükselmekte, hem bankaların gelirleri düşmekte buna karşılık mudilerin kazancı artmaktadır. Bu durumda ya bankaların maliyetlerini azaltacak yapısal düzenlemeler yapılmalı (karşılık oranları, borçlanma faizleri vb..), ya da piyasaların iyileşmesi ve risk iştahının artması beklenmelidir.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
30 Mart 2016 | 14:45 Fatih Karakaş 1215 Kişi okudu

Bankalarla ilgili yazdıklarınıza açıklama

Soru

Merhaba Tebernüş Bey, Platformunuzu seviyorum ve takip ediyorum. Ama bu kadar kişiye ulaşan bir platformda kamuya açık rakamlar ortadayken ve rahatlıkla ulaşılabilirken bunları incelemeden kredi faizleriyle ilgili yaptığınız yorumlara şaşırdım açıkçası. Bir bankacı olarak yazdığınız birkaç şeye cevap vereyim ve açıklığa kavuşsun istiyorum. ?FED bastığı doların miktarını en son ne zaman açıkladı?? demişsiniz. İnternette Fed USD circulation yazdığınızda çıkan ilk link FED?in sayfası. Sorunuzun cevabı 18 Şubat 2016?da açıklamış. Buna göre şu an dolaşımda 1,4 trilyon dolar para bulunmaktadır. Ayrıca yine bu sayfa üzerinden bunun tarihsel gelişimi de izlenebilir. Buna göre 2008?den 2016?ya kadar FED kabaca 500 mio USD ilave parayı dolaşıma sokmuştur. Linki şuradadır: https://www.federalreserve.gov/faqs/currency_12773.htm Ayrıca, ?Bankacıların daha yüksek faiz oranlarıyla kredi satabilmeleri için hep karamsar tablo çizmeleri gerekir. Parayı öyle kazanıyorlar.? demişsiniz. Türkiye Bankalar Birliği?nin son rakamlarına göre, Türkiye?de faaliyet gösteren banka Sayısı 47?dir. Hadi bunlardan yatırım bankalarını çıkaralım 34 Banka hem mevduat toplamaya hem de kredi vermeye yetkilidir. Her ne kadar bankaların gücü birbirinden farklı olsa ve bu durum bir tam rekabet piyasasının varlığını göstermese de, yine de yüksek satıcı sayısı olan oligapolistik bir piyasanın varlığından bahsedebiliriz. Yani bir bankacılık tekeli mevcut değildir. Keza konunun özü olan konut kredilerine dönecek olursak Bankaların yatırımcı ilişkileri sayfalarından görülebileceği üzere Türkiye'de konut kredisi pazarında en baskın olan bankanın pazar payı %15 civarındadır. Özetle söylemek istediğim 34 satıcının yer aldığı ve hiçbir satıcının tek başına piyasayı domine edemediği böyle bir piyasada oluşan fiyatlar eğer gerçekçi olmasa mutlaka aralarından biri fiyatlarını aşağı çeker ve hızla pazar payı alır daha sonra fiyatlar normal düzeyine gelirdi. Bunun aksini herhangi bir rakama dayanmadan söylemek spekülasyondan fazlası değil ne yazıkki. Ayrıca, gerçekten bankalar konut kredisi faizleri artınca para kazanıyorlar mı bunu anlamanın çok basit bir yolu daha var. Bankaların yıllar itibarıyla net faaliyet karlarına bakmak. Net faaliyet karlarına bakarak kredi karşılıklarının olumlu/olumsuz etkisini de elimine edip bankaların sadece faaliyetlerinden ne kadar para kazandıkları görülebilir. Şuan itibarıyla 2015 9. Ay verileri açıklanmış olduğu için geriye dönük ilk 10 kamu ve özel bankanın toplamı ki bu bankalar (Garanti, İş Bankası, Akbank, YKB, Finansbank, ING, Denizbank, Ziraat Bankası, Vakıf Bank ve Halk Bankası) son 4 yıldaki 9. ay verilerini aldım. Türkiye Bankalar Birliği'nin internet sitesinden ulaşabilecek bu bilgilere göre bu 10 bankanın toplam 9. ay Faaliyet karları yıllar itibarıyla şu şekildedir. 2012 18,1 milyar TL, 2013 20,5 milyar TL, 2014 19,8 milyar TL, 2015 19 milyar TL. Rakamlar çok açık. Gelirler enflasyonu da dikkate alınca reel anlamda ciddi oranda düşmüştür. Bırakın reeli nominal olarak da düşmüştür. Bankalar gerçekte faizlerin düşük olduğu ortamda daha fazla kazanmış, yüksek olduğu ortamda ise gelirleri gerilemiştir. Çünkü siz dikkate almamışsınız ama işin bir de fonlama maliyeti boyutu var ve faizlerin düşük olduğu ortamda ortalama kredi mevduat faiz makası şu ankinden daha iyi durumdaydı. İşin özü bankalar faizlerin düşük olduğu 2014 yılına kadar iyi kazanırken, 2015?de faizler sıçradığında gelirleri artmamış aksine azalmıştır.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
29 Mart 2016 | 22:04 Fatih Karakaş 1903 Kişi okudu

Bu değirmenin taşı taşıma suyuyla dönmez III.

Soru

Tekrar selamlar Tebernüş bey;açıklamalarınız için tşk ederim. sorularınıza kısaca cevap vereyim.1-Fed 2008 den beri uyguladığı her genişlemede(QE1,2,3 ve 4) Hazine kağıdı ve Mortgage?e dayalı türev ürünlerini satın aldı ve karşılığında ne kadar para verdiğini açıkladı; Fed?in bilançosu 2008 yılında 900 milyar USD dolayındaydı, bugün 4,5 trilyon USD dolayında bulunuyor.Ancak bu paranın tamamı piyasada değil.Fed Amerikan ekonomisinde resesyonu önlemek için işsizlik,büyüme ve enflasyon(%2) hedefleri koydu.Şu ana kadar enflasyon dışındaki hedeflerine ulaştı.Ancak Fed'in bastığı paranın %75'i Fed'de rezerv olarak tutuluyor. Basılan paranın enflasyon yaratmamasının en temel nedeni bu zaten. Eğer fed faiz artırırsa ne olur? Fed?in faiz artışı gelişme yolundaki ülkelere yönelmiş olan fonların artık yüksek riske ayarlı yüksek getirilerden vazgeçip ABD tahvillerine ve diğer araçlara yönelmesine yol açacak. Bu durum, yani para çıkışları, Türkiye?nin de aralarında yer aldığı dış finansmana bağımlı ekonomilerde ciddi sarsıntılara yol açacak. Bir örnek olarak belirteyim. Türkiye?nin bu bir yılda çevirmesi gereken dış borç tutarı 170 milyar dolar. Yaklaşık 35 ? 40 milyar dolar da cari açık vereceğini tahmin edersek kabaca 200 ? 210 milyar dolar dolayında dış finansman ihtiyacı olacak demektir. Bu durum, Türkiye?nin niçin en kırılgan ekonomilerden birisi olduğunu ortaya koyuyor sanırım.2-Bankacılar para içinde oldukları için bu hassasiyeti görüp uyarma zorunluluğu hissettikleri için belki bu kadar konuşkanlar:)) Ayrıca konut kredi faizleri gibi gösterge faizleri elinde tutan Merkez Bankamızdır.Diğer bankalar sadece piyasa oyuncusudur 3-Türkiyenin şuan en büyük sorunu rekabetçi ve kaliteli ihracat yapamamasıdır.Bunu en başta iç dinamiklerle açıklamamız gerekir.ihracaat ürünlerini kaliteli kılmak,dış siyasi platformda ülke çıkarlarını ilk sıraya almak,yeni pazarlar bulmak ile ihracat sorunu aşılır.Negatif faiz ile kısa zamanda ve çok kısa süren bir iyileşme sağlanabilir ama bizde ekonomik dengelerin alt üst olması,bankacılık sektörünün batması riski de vardır.Türkiye ye biçilen rolün ne olduğunu bilemem ama Bizi;suriye ırak vs gibi 1916 da skyes picot anlaşması ile kapitalistlerin bu bölgeyi kağıt üzerinde çizilmiş ülkelerle karıştırılmaması gerekiyor.Çünkü;biz köklü bir imparatorluğun mirası üzerinde Kurtuluş savaşı vererek bu ülkeyi kurduk.Dolayısıyla suriye vs. gibi milliyetçilikten yoksun kurtuluş savaşı vermemiş ülkeler ile kendimizi karıştırmamalıyız.En başta da dediğiniz gibi, birbirimize sarılmak ve birlik olmayla bunu başarırız. 4- Bizdeki çek sistemi ve iflas erteleme iflas etmiş durumda.Bankalar bu konularda çok şikayetçiler. Reel sektör acil servisten, yoğun bakıma düşmesine izin verilirse ciddi sorunlar doğacak.İflas erteleme ciddi bir güven sorunudur.5- Küresel borsalarda negatif tahvil sürdürülemez bir durum. Bu rüya bitecek. Biterken birilerinin elinde dünyanın bu güne kadar gördüğü en büyük balon olan, tahvil balonu patlayacak.6-Fed in son 3 yıldır faiz artırmamasının nedeni enflasyonun hala %2 seviyelerine gelmemesidir.Ama eninde sonunda abd deki enflasyon hedefine ulaşıldığında bu artışlar başlayacaktır.son olarak şuana kadar yaşadığımız Şudur;Parasal genişleme oldu ve emlak fiyatları şişmeye başladı, borsada hisse senetleri olduğundan daha fazla değerlendi, bir takım türev ürünler türetilerek birçok varlığa dayalı işlem yapılıyor. Bunlar hep balonlardır. Bol paranın yarattığı şişkin talebin sonucunda ortaya çıkar. Para azalmaya başlayınca da patlarlar.Acı ama gerçek olan bu.Umarım sorularınıza cevap vermişimdir.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
29 Mart 2016 | 18:08 Alev Yıldızkoparan 3610 Kişi okudu

Bankacılık ve fed ile ilgili görüşlerinize açıklama

Soru

Merhaba Tebernüş Bey, Platformunuzu seviyorum ve takip ediyorum. Ama bu kadar kişiye ulaşan bir platformda kamuya açık rakamlar ortadayken ve rahatlıkla ulaşılabilirken bunları incelemeden kredi faizleriyle ilgili yaptığınız yorumlara şaşırdım açıkçası. Bir bankacı olarak yazdığınız birkaç şeye cevap vereyim ve açıklığa kavuşsun istiyorum. ?FED bastığı doların miktarını en son ne zaman açıkladı?? demişsiniz. İnternette Fed USD circulation yazdığınızda çıkan ilk link FED?in sayfası. Sorunuzun cevabı 18 Şubat 2016?da açıklamış. Buna göre şu an dolaşımda 1,4 trilyon dolar para bulunmaktadır. Ayrıca yine bu sayfa üzerinden bunun tarihsel gelişimi de izlenebilir. Buna göre 2008?den 2016?ya kadar FED kabaca 500 mio USD ilave parayı dolaşıma sokmuştur. Linki şuradadır: https://www.federalreserve.gov/faqs/currency_12773.htm Ayrıca, ?Bankacıların daha yüksek faiz oranlarıyla kredi satabilmeleri için hep karamsar tablo çizmeleri gerekir. Parayı öyle kazanıyorlar.? demişsiniz. Türkiye Bankalar Birliği?nin son rakamlarına göre, Türkiye?de faaliyet gösteren banka Sayısı 47?dir. Hadi bunlardan yatırım bankalarını çıkaralım 34 Banka hem mevduat toplamaya hem de kredi vermeye yetkilidir. Her ne kadar bankaların gücü birbirinden farklı olsa ve bu durum bir tam rekabet piyasasının varlığını göstermese de, yine de yüksek satıcı sayısı olan oligapolistik bir piyasanın varlığından bahsedebiliriz. Yani bir bankacılık tekeli mevcut değildir. Keza konunun özü olan konut kredilerine dönecek olursak Bankaların yatırımcı ilişkileri sayfalarından görülebileceği üzere Türkiye'de konut kredisi pazarında en baskın olan bankanın pazar payı %15 civarındadır. Özetle söylemek istediğim 34 satıcının yer aldığı ve hiçbir satıcının tek başına piyasayı domine edemediği böyle bir piyasada oluşan fiyatlar eğer gerçekçi olmasa mutlaka aralarından biri fiyatlarını aşağı çeker ve hızla pazar payı alır daha sonra fiyatlar normal düzeyine gelirdi. Bunun aksini herhangi bir rakama dayanmadan söylemek spekülasyondan fazlası değil ne yazıkki. Ayrıca, gerçekten bankalar konut kredisi faizleri artınca para kazanıyorlar mı bunu anlamanın çok basit bir yolu daha var. Bankaların yıllar itibarıyla net faaliyet karlarına bakmak. Net faaliyet karlarına bakarak kredi karşılıklarının olumlu/olumsuz etkisini de elimine edip bankaların sadece faaliyetlerinden ne kadar para kazandıkları görülebilir. Şuan itibarıyla 2015 9. Ay verileri açıklanmış olduğu için geriye dönük ilk 10 kamu ve özel bankanın toplamı ki bu bankalar (Garanti, İş Bankası, Akbank, YKB, Finansbank, ING, Denizbank, Ziraat Bankası, Vakıf Bank ve Halk Bankası) son 4 yıldaki 9. ay verilerini aldım. Türkiye Bankalar Birliği'nin internet sitesinden ulaşabilecek bu bilgilere göre bu 10 bankanın toplam 9. ay Faaliyet karları yıllar itibarıyla şu şekildedir. 2012 18,1 milyar TL, 2013 20,5 milyar TL, 2014 19,8 milyar TL, 2015 19 milyar TL. Rakamlar çok açık. Gelirler enflasyonu da dikkate alınca reel anlamda ciddi oranda düşmüştür. Bırakın reeli nominal olarak da düşmüştür. Bankalar gerçekte faizlerin düşük olduğu ortamda daha fazla kazanmış, yüksek olduğu ortamda ise gelirleri gerilemiştir. Çünkü siz dikkate almamışsınız ama işin bir de fonlama maliyeti boyutu var ve faizlerin düşük olduğu ortamda ortalama kredi mevduat faiz makası şu ankinden daha iyi durumdaydı. İşin özü bankalar faizlerin düşük olduğu 2014 yılına kadar iyi kazanırken, 2015?de faizler sıçradığında gelirleri artmamış aksine azalmıştır.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
29 Mart 2016 | 10:56 Fatih Karakaş 1251 Kişi okudu

Bu değirmenin taşı taşıma suyuyla dönmez II.

Soru

Sayın Tebernüş bey;açıklamalarınız için tşk ederim.Ancak her olumsuzluğu bankacılara atarak bunların finansal yalanlar olduğunu söylemişsiniz.Bu kendi görüşünüz.Bu arada bankacı da değilim,Akademisyenim.sizin Bakış açınız da zamanla değişiklik gösterecektir..Bu arada Gayrimenkul piyasasına hiç yabancı da değilim.Ülkemin iç dinamiklerini de bilirim.Ancak sizin açıklamalarınızdan bazıları dikkatimi çekti. "FED-MED hikaye:)) Bunlar dünyada piyasalar üzerinde baskı oluşturulmak için uydurulmuş finansal yalanlar. FED faiz artıramaz. Neden? Bastığı doları açıklasın önce:)) Dünyada dolardan bol bir şey yok:))" diyorsunuz.Peki ekonomide bir gerçek vardır. bu da arz talep meselesidir.Dünyada dolardan bol bir şey yok dediğiniz halde neden hem Türk lirası hemde yeni zelanda doları gibi konut fiyatlarının dünyada en çok arttığı ülkelerin para birimleri dolara karşı değer kaybetmiş.Yani dolar kıymetlenmiş.sizin açıklamanıza göre bol olan şeyin ucuzlaması değer kaybetmesi gerekmiyor mu :))Az olan kıymetlidir.oysa burada dolara boğulmuş dünyada ne hikmetse dolar değerlenmiş ve değerlenmeye de devam ediyor:)))Bahsi geçen ülkelerde ki konut artışları gelişmiş ülkelere göre reel anlamda geride kalmış.Çünkü o ülkelerin dolara karşı paralarının değer kaybı daha düşük.Kendi parası dolara karşı zaten değer kaybettiği için konut fiyatları dolar nezdinde değil, kendi parasal birim içinde artmış Türkiye olduğu gibi konut fiyat artışı da dolar bazında enflasyonu da, ya yakalamış yada biraz altında kalmış.Kısaca eğer ülkelerin konut fiyat artışlarını dile getireceksek konut artışının dolar bazında da artışını ortaya koymamız gerekir.Dolar değerlendikçe Ülkece fakirleşiyoruz.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
28 Mart 2016 | 21:14 Alev Yıldızkoparan 3376 Kişi okudu

Bu değirmenin taşı taşıma suyuyla dönmez.

Soru

Sayın tebernüş;Bu ara okuyuculardan konut balonu ile ilgili iyimser görüşler gelmektedir.Benim derlediğim fikrim şudur.Konut piyasasını sadece kendi iç dinamikleri ve siyasal istikrarla açıklamak yanlış olur kanaatindeyim.Çünkü, konut sektörü de diğer parametreler ile bir küresel ekonomi güç içerisinde hareket eder.Mart'ta çiftleşen kediler gibi, biz de damarlarımızda pompalanan adranalinle 'Bahar daki konut Rallisi'nin olması için hatta katılmak için can atacağız.Faizlerin 0.25 puan inmesini vesile ederek konut kredilerinin aşağı çekilmesi beklentisi ile konut fiyatları biraz daha yükseldiğinde yıl sonu Hedefin enflasyondan en az 2-3 katı kazançlı olacağının haberlerini basından okuyacağız. Canınız sıkılacak ama ben sizlere yatırımcıların dergide Tv vs de,söylemediğini söyleyeyim. Acı gerçek her zaman tatlı rüyadan yeğdir. Türk bankaları, Merkez Bankası'nın sağladığı ve 100 milyar lirayı geçen fonlama ile ayakta duruyor. Yani Karlar artmıyor.Taşıma suyuyla değirmen dönüyor.Tüketici artık eskisi gibi kredi kartıyla ve ya çektiği ucuz krediyle gidip harcama yapmıyor. Bireysel kredi büyümesi 2009 krizinden bu yana en düşük seviyede.Merkez Bankası döviz rezervleri 26 milyar dolara kadar düştü. Bu kadar ufak bir cephane ile lirayı savunması neredeyse imkansız. Bu konuda en iyi örnek George Soros'un, İngiltere Merkez Bankası'nın belini kırdığı, Pound'un çakıldığı Kara Çarşamba.Küresel borsalarda negatif tahvil sürüdürülemez bir durum. Bu rüya bitecek. Biterken birilerinin elinde dünyanın bu güne kadar gördüğü en büyük balon olan, tahvil balonu patlayacak.Peşinden faizler ve ekonomik zincirleme reaksiyonla diğer sektörlere yayılan bir depresyon.Bu arada uzattıkça uzatıyor ama birkaç kreditörlerinde açıklaması doğrultusunda Fed ile AMB'nin sağladığı likidite dalgası, geri çekilecek. Bu gelgit çekilirken de gelişen ülke denen gemiler yani Türkiye ,Endonezya,Güney Kore vs gibi ülkeler karaya oturacak. Yurtiçinde ise kötüleşen güvenlik ortamı, patlayan bombalar daha fiyatlara yansımadı. Yabancı yatırımcı bu olumsuz olayların ne kadar sürebileceğinin takibinde.Terör dağdan inip şehre yerleşmeye çalışıyor. 'Şehir Çatışması' ihtimalini piyasalar ciddiye almaya başladı mı Turizmde yaşanan kan kaybı, diğer sektörlere de taşacak.Türkiye'nin en büyük şirketleri ardı ardına iflas erteleme istiyor. Birçok şirket bankalarla borç yapılandırmasına gitmeye çalışıyor. Reel sektör acil servisten, yoğun bakıma düşmesine izin verilirse ciddi sorunlar var. Bankaların ticari kredi büyümeleri daha da düşecek. İhracat dip yaptı. Düşük liraya rağmen ihracat yapılamıyor. Şirketlerin kafası karışık. Herkes kafasını kaşıyor.Hangi restorant sahibi ile(ki sizde bu sektördesiniz) konuşsak dert yanıyor. Artan gıda fiyatları yüzünden porsiyonları küçültmüşler. Servis sektörü imdat frenine yapışmak üzere.Ekonomi, güvenlikten sonra siyaset de karışacak. İçimiz karardı değil mi? Amacım bu değil. Amacım sizinde burada cevap niteliğinde verdiğiniz açıklamalarda borcun azı makbuldür ve ayağımızı yorganımıza göre uzatmak gerektiğimizi söylemenizin ne kadar haklı ve gerçek oluşudur. Ben bunu herkesin meselenin iki tarafını da görüp ondan sonra karar vermemizi sağlamak için açıklama gereği gördüm.. Hepimiz kar yapmak, para kazanmak istiyoruz.Evet, Fed'in sağladığı kolay para ile ABD hisseleri 7 yıldır coştu. Gelişen ülkeler şahlandı. Hepimiz de değişik sektörlerde başta konut sektöründe güzel paralar kazandık. Ancak hiçbir parti-trend sonsuza kadar sürmez. Kolay paranın yarattığı derinlik sarhoşluğu yerini vurgun yemiş bir patolojiye de bırakabilir.

Tebernüş Kireçci tarafından yanıtlandı.
27 Mart 2016 | 17:16 Alev Yıldızkoparan 4537 Kişi okudu