toplu yaşam kültürü ve ülke gerçekleri

Öncelikle günaydın,ben bir soru sormak yerine nacizane bazı tespitlerimi sizler ve takipçileriniz ile paylaşmak ve sizinde bu konuda fikirlerinizi almak istiyorum.Konumuz toplu yaşam kültürü ve ülkemiz insanının buna ne kadar hazır ve niyetli olduğu ..Genel olarak bakıldığında büyük bir kısmımız mahalle kültüründen gelmemize rağmen içerisinde bulunduğumuz dönemde aç kurtlar gibi yüksek yapılar recidance vs gibi hiçte alışık olmadığımız türde yaşam şartlarına hevez ederek yatırımlar yapıp buralarda yaşamaya çalışıyoruz.Çalışıyoruz diyorum çünkü kısa bir süre sonra bu durum bize sıkıntı veriyor ve başlıyoruz söylenmeye bu kadar insanla yaşanırmı bir bina da bizim bir köy yaşıyor gibi söylemlere.Hal böyle iken sayenizde istanbulda bir çok projeyi -leri havadan görmek hepimiz için büyük bir şans ama bir yandan da ürkütücü gerçekler ile yüzleşmekte cabası.Burdan hareket ile bakıldığında Avrupa da pekte örneklerine rastlanamayacak türden bir yapılanma da devlet eliyle teşvik ediliyor gibi geliyor.Dünyanın her yerinde şehrin 30-40 km dışına çıkıldığında yatay bir yapılaşma tercih edilirken bizde tam tersi şehir dışında ürkütücü devasa yapılar projeler binlerce 1+1 stüdyolar yapılıyor.Projelerin parsel bazında durumuna baktığınızda durum içler acısı şu an üretilen konutların hiç biri baktığınızda geçmiş dönemde emlak bankasının yaptığı Ataköy ve diğer projeleri gibi planlı ve düzgün dizayn edilmiş değiller.Parsel bazında imar izinleri verilmek suretiyle bir öndeki veya arkadaki parsel hiç yokmuş gibi davranılarak göl manzaralı 15 katlı bir binanın önüne 30 katlı bir diğer proje onayı çok kolay verilmektedir.Şehir planlaması bu işin neresinde söylermisiniz.Sadece eldeki parseli değerlendirmek ticari bir felsefe halini almış.Eskiden beğenmeyip belediyelerin yeşil alan yaptığı parseller şimdi şirketlere pazarlanıp arsa şekline göre proje çizdirilerek satışa sunuluyor. İyi günler dilerim.

Cevap :