Çok kritik yol ayrımındayım
Bandırmanın dış mahallelerinden birinde 1972 yılında alınmış; şehrin gelişme aksında olmayan ama aradan geçen 43 senede yeni yeni gelişen bölgesinde 900 ile 4000 m2 arasında değişen 3-4 parsel çok hisseli yerlerimiz var. O bölgede İstanbul piyasasından farklı olarak mütahitler %20-25 civarı arsa sahiplerine pay veriyorlar. İhtilafa düştüğümüz bir yer için bekleyebildiğimiz kadar bekleyelim mi? %35-%40 lık paylara ulaşması tahminimce 10-15 seneyi bulur. Yoksa 2 kuşağın yararlanmaya ömrünün vefa etmediği bu yerler için az veya çok demeden kafa rahatlığı için verip kurtulalım mı? ?Hayatta her şey finansal getiri değil, kafa rahatlığı da önemli? ve ?Bizde mirasın kıymeti pek bilinmez? sözleriniz kafamda çarpışıyor. Beynim fırtınalar ortasında kalmış durumda. Aslında ben mirasın kıymetini çok iyi bilen biriyim. Başta babam olmak üzere geçmiş büyüklerimizin buraları değerlendirme amacıyla ortaya koydukları çabanın, emeğin, zaman ve paranın boşa gitmesi en son istediğim şeydir. Bununla birlikte rahmetlik dedem ve onun rahmetlik kardeşleri ve onların çocukları; rahmetlik babam ve kardeşleri en son olarak da onların çocukları olan bizlerden ben hariç ver kurtul yaklaşımından başka birşey göremiyorum. Arazi yatırımı uzun vadeli düşünmeyi gerektirir ama her halde 50 yılı da değil. Zeytin dededen kalmalı ama onu da kendi torununa mı bırakmalı? O zaman arazi ve arsa alışverişinin amacı nedir? Siz olsanız kafa rahatlığını mı? Mirası son kuruşuna kadar hakkı neyse verilene kadar elde tutmayı mı seçerdiniz? Diğer 11 hissedar yaşlarının getirdiği acelecilikle de havadan hiç emeksiz ve çabasız bedavadan kucaklarına gelmiş bu yerleri bir daire 1 dairedir deyip acaba 2 daire olabilirmi yi hiç sormadan mütahitin her verdiğine razı oluyorlar. 1995 yılında yine o zamanlar iyice kuş uçmaz kervan geçmez o bölgede böyle zararına bir yerimizi verdik. Ama aradan geçen 20 yılda artık yavaş yavaş yerleşim bölgesi olma eğilimine girmiş bölgeden çok avantajlı oranlarla daire sahibi olunabilirdi bu kıt görüşlü uzak akrabalar olmasa.. Diğer hissedarları ikna etmem mümkün değil 20 senedir olmamışlar bundan sonrada olmazlar. Burada bir yol ayrımındayım. Ya her türlü baskıya rağmen direnip bekleyeceğim ki ortaklık giderilmesi davası açıldı 2 parsel için ya da lanet olsun deyip düşük oranlara göz göre göre 10 yıl sonra çok çok pişman olarak razı olmak zorunda kalacağım. Biraz içimi döktüm ama gelecek on yılda arsanın geçmiş on yıldan daha çok kazandıracak oluşu beni direnişe sevkediyor ne dersiniz?